Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti için 1762 ve 1786 Anayasaları ve Tüzükleri, her memleketteki EKSR Yüksek Şûrası'nın tanzim etmiş olduğu, içinde her iki Anayasaya ve Tüzüklere aykırı hiçbir hüküm bulunmayan Yüksek Şûraların Tüzüğü ile birlikte EKSR'nin nizamatını yani düsturunu, yani hukukî yapısını, yani jüriprudansını teşkil eder.

Sözü geçen iki Anayasa, tüzükler ve iç tüzükten oluşan Skoç Nizamatı, Kutsal Kitaplarla birlikte yemin şırasında üzerine çapraz kılıç konulmak kaydıyla, Yemin Kürsüsü üzerinde yer alır ve her derece ve her görev için Skoç Masonlarını bağlayıcı yeminler üzerine el basılmak suretiyle bu yemin objelerinin objelerin üzerine yapılır.

EKSR'nde, Sembolik Masonlukta olduğu gibi Kutsal Kitaplar-Gönye-Pergel'den oluşan Masonluğun Üç Büyük Nuru yoktur. Bunların arasından sadece En Büyük Nur olan Kutsal Kitaplarla birlikte, EKSR Nizamatı'nı temsilen Kanun kitabına ve üçüncü olarak Skoç Masonluğunun belkemiği olan şövalyelik faziletlerinin sembolü olarak kılıca yer verilmiştir.

Kutsal Kitaplar, TBL obediyansında olduğu gibi Kuran, İncil ve Tevrat'tır. Yan yana ve kapalı olarak durur. TBL'nda olduğu gibi çalışmalar sırasında açılmaz. Bu nedenle, Hakikatin aranması yolunda yapılan çalışmalara feyz veren nurunun yayılması sembolik değil felsefidir.

Kanun Kitabı adı verilen cilt içinde, 1762 ve 1786 Anayasaları ile birlikte Türkiye Yüksek Şurası İçtüzüğü yer alır.

Kılıcın anlamı, Skoç Masonun aynı bir şövalye gibi Kutsal Kitaplarda ve Kanun'da yazılı insan haklarını, hürriyetlerini, adaleti, insanların iyiliğini, şefkati, sulh ve sükunu, güzellikleri koruyacağına söz vermesidir. Çünkü Skoç Masonun görevi, sadece Mason gibi üretmek değil; aynı zamanda ürettiğini, yani Ülkü Mabedi'ni, yani toplumu korumaktır. Üstelik bu işlevi bir görev değil, yapmadığı takdirde vicdanî müeyyidesi olan bir ödevdir. Zaten bu nedenle, üretmek için bir elinde Mala tutarken, diğeri elinde de ürettiğini savunmak için Kılıç tutmaktadır.

Daha sonraki derecelerde çok daha iyi anlaşılacağı kesin olmakla birlikte, EKSR'ye atılan ilk adımda edilen yeminin sembolik anlamına değinmek ve felsefi yorumuna gayret etmek konuya yaklaşım için yararlı olur.

TBL Obediyansından Üstad Mason olarak Atölye'ye gelen Masonu her şeyden önce alışmadığı bir manzara bekler. Çünkü Anglosakson Masonluğunun York Masonluğu tarzı Emulation - Modern Scottish Rituel'dan mülhem ritüelik çalışma anlayışı ve Loca düzeni değişmiş; bunun yerini Skoç Masonluğu modeline göre yeni bir düzen ve form gelmiştir.

Örneğin Loca mavi değil; Olgunlaşma (yazar Olgunlaşma kelimesinin Perfeksiyon terimini karşılamadığı ve yerine eski dildeki Tekemmül Locası teriminin kullanılmasını tercih etmektedir) Locası adı verilen Atölye kırmızıdır. Her iki Nazırın kürsüsü de batıdadır. İkinci Nazır yoktur. Hatip ve Katip kürsüleri yer değiştirmiştir. Yemin Kürsüsü küptaş veya kare prizma değil; sunak (altar) tipindedir. Üzerindeki yemin objeleri farklıdır. Daha bunun gibi örnekleri saymak mümkündür.

Zaten bu farklılığı idrak ettirmek için de gözleri yarı kapatılmıştır; Nuruziya'yı almış olduğu için tam değil; Skoç gizemlerine aşina olmadığı için açık değil; Hakikati ancak bir tül arkasından görebileceğinin idraki için yarı kapalı.

İykaafı yapılacak olan aday böylece yemin kürsüsüne gelir. Başında Barış ve Zafer Sembolü olan Defne - Zeytin Dallarından Örülmüş Taç ve alnında Gönye olduğu halde İtaat - Sadakat - Ketumiyet yemini eder. Bu yeminin anlamı Skoç Masonları için çok önemlidir ve anlamı insanı vebal altında tutacak kadar önemlidir.

Sadece özetlemekle yetinelim.

Ketumiyet, yeminin içindeki ilk kavramdır. Skoç Masonunun ettiği Ketumiyet yemini son derece anlamlıdır. Arapça'da "gizleme, saklama, sır tutma" anlamlarına gelen Ketm kelimesinden türeyen ve "ağzı sıkılık" anlamına gelen Ketumiyet veya Ketumluk, Silence (silentum) ve Secrecy (secretus) kelimelerinin karşılığıdır. Her iki kelime de, "sır saklama, sır tutma ve ketumiyet" olarak aşağı yukarı eşanlamlıdır. Bir kişinin veya kurumun sır olarak verdiği ve başkalarına söylememen için söz verdirdiği veya yemin ettirdiği bir şeyi başkalarına boş boğazlık edip söylememektir.

Sır nedir, ne değildir?

Bu tartışılabilir.

Ama tartışılmaması gereken, öğrenirken veya aktarılırken başkasına söylenilmeyeceğine söz verilen bir şeyin gerçekten de ağız sıkılığı ile söylenilmemesi ketumiyet tanımının içine girer ve böyle davranan kişilere de ketum denir.

Ketumiyet, bireysel boyuttan toplumsal boyuta kadar her düzeyde geçerlidir. Örnek olarak kişisel sırlar, aile sırları karı koca sırları, eş dost sırları, aile sırları, mesleki sırlar, görev sırları, devlet sırları ve askeri sırlar gibi uzar gider. Bunları ifşa etmek ve hakkı olmayanlara göre söylemek suç veya en azından karakter zaafıdır.

Hatta laf taşıma, dedikodu, koğuculuk ve gıybet gibi erdemsizlikler hemen bütün inançlarda kınanarak hıyanet ve nifak vesilesi sayılmıştır. Bu bakımdan, insanın kendisine sır olarak tevdi edilen bir emaneti, o kendi telakkisine göre sır olsun olmasın, bir kere ketum olacağına söz verdikten sonra; başkasına söylemesi, yani faş etmesi onurlu ve dürüst bir davranış sayılamaz.

Masonluk da ezoterik bir kurum olduğu ve öğretileri sadece o kurumun üyelerine açık olduğu ve hatta dereceler sistemi dolayısıyla bir üst derecenin öğretisi bir alt derece için gizli tutulduğuna göre ketumiyet esastır ve baştan sona her derecesi için geçerlidir. Hatta ketumiyetin önemi ve bağlayıcılığı, en alt dereceden en üst dereceye doğru gitgide daha da güçlenerek kemâle ulaşır. Çünkü dereceler yükseldikçe, insanın bildiğinden sorumlu olacağı ilkesine göre yükümlülüğü ve ketumiyet erdemi güçlenir.

Masonlukta ketumiyet ilkesi, sadece dereceler özgü öğretilerin alt derecelere veya haricilere aktarılması değil; aynı zamanda ve özellikle olup bitenlerin ve konuşulanların aktarılmaması hususunu da kapsar. Çünkü verilen söze ve edilen yemine göre bütün bunların hepsi de sır olup ketumiyet kapsamına girer.

Denilebilir ki, Masonlukla ilgili karşıt yayınlarda bunların tamamının kamuoyuna yansıtılmış durumda olması nedeniyle, zaten herkes bunları öğrenmek imkanına sahip olduğundan Masonlukta sır olarak kabul edilen şeylerin artık sır olarak kabul edilmemeleri gerekir.

Yazar bu kanıda değildir.

Çünkü ketumiyet erdeminin özelliği saklanan sır değil, sır saklama gibi bir ruh yüceliğine sahip olunmasıdır.

İnsan eğer kendisine güvenmiyorsa veya aldıktan sonra kendi kendine sırdı değildi yorumuna girecekse bu sırrı almamalı ve kimseye söylemeyeceğim diye yemin etmemelidir. Yemini bozmak zillettir, şerefsizliktir.

Diğer bir anlamda ketum olmak, hep doğruyu söylemek; ama her doğruyu, her yerde ve her zaman söylememektir. İşte ketumiyet olarak ifade edilen karakter yüceliği ve şövalyelere lâyık fazilet budur.

Neden, haricilere söylememek gerekir?

Çünkü Masonluk ezoterik bir sistemdir ve doktrinleri dışındaki öğretilerini sembolik dille aktarır. Bu nedenle tekris olmamışlar sembolik dili bilemez ve derinlemesine anlamlarını tefekkür edemezler. Mesela Çırak derecesinin kutsal kelimesini bir harici bilse ve de düzenli duruşunu yapsa; inan olsun ki, papağan gibi tekrar etmekten ve maymun gibi taklit etmekten başka bir şey yapamaz. İfade edilmek istenilen derin anlamlarını, değil derinlemesine yüzeysel olarak bile bilemez. İdrak edemez. Gereğini yapamaz. Hatta taklit etmek isterken, bilinçli olsun olmasın, Masonluğa zarar verecek kadar ileriye gidebilir.

Aynı şekilde bir derecenin öğretilerinin veya yapılan konuşmaların daha alt derecelere aktarılmaması hususu daha da çok önemlidir. Çünkü her şeyden önce bir üst dereceye çıkmış Masonun ketumiyet konusuna ilişkin bilinç ve sorumluluğu çok daha büyüktür. Çünkü Masonluk, dereceler sisteminden oluşan bir merdiven olduğundan; merdiveni sağlam tırmanmanın amacı her basamağa basıp içerdiği bilgiyi ve özelliği iyice öğrenmektir. Yoksa bir üst veya çok daha üst basamakların öğretisini duymak ilk başta çekici gibi olsa da, anlamsız ve yararsızdır. Çünkü bir üst derecenin aslı esası ancak bu derecenin fiilen iktisap edilmesiyle anlaşılabilir; bunun dışında, aktarılacak yarım yamalak bilgiler yanlış anlaşılabilir ve değerlendirilebilir. Kısaca madem ki, açıklanmamasına söz verilmiştir, yemin edilmiştir; ifşa edilmemesi karakter meselesidir. Bunun özrü olamaz! Öyleyse "parmağını dudağına koy" ve sus...

İtaat sözlük anlamıyla Obedience (Obedientia) kelimesinin tam karşılığı! Anlamı "söz dinleme" ve "alınan emre boyun eğme" olarak bilinen itaat, Arapça tav kökünden türer. Arapça'da, "tı" ve "ayın" harfleri ile yazılan tav kelimesinin, biri "boyun eğme" ve diğeri "isteyerek bir şeyi yapma" olmak üzere iki anlamı vardır.

Genel anlamda yurttaş olarak yasalara itaat edilir; çünkü devletle birey arasındaki doğal yurttaşlık sözleşmesinde yasalara uyulacağına ve boyun eğileceğine söz verilmiştir. Eğer yasalar beğenilmese değiştirilmeye çalışılır; ama değişinceye kadar mevcut yasaya itaat edilir. Aynı yöntem Masonluk için de geçerlidir.

Mevcut yazılı ilkeler ve kuralların yanında ve ötesinde hatta landmark denilen yükümlülüklere bile itaat etmek şart koşulmuştur.

Peki EKSR'de, neye itaat?

Yukarıda açıklanan tebaanın hükümdara ve halkın devlete itaati benzeri, jüridiksiyon kavramının lâfzına ve ruhuna uygun olarak EKSR jüridiksiyonu ve otokratik otoritesine itaat!

Böylece itaat etmeyi öğrenerek kendini emir vermeye hazırlamak...

Yani EKSR'nin Anayasa ve Tüzükleri ile ülkemizde EKSR jüridiksiyonunun tek egemen yönetim, denetim ve otokratik yasama birimi olan Türkiye Yüksek Şûrasının, İç Tüzük ve kararlarına tam itaat!

Skoç Masonu bazında, Atölyeler vasıtası ile dolaylı; kurum bazında Atölyelerin özerk olması bazında doğrudan EKSR'nin otokratik iradesini temsil eden Yüksek Şûra'ya itaat; tam anlamıyla jüridiksiyonuna obediyans. Zaten başka türlü de olamaz.

Sistem monarşik oldu mu; yani oluşumu sağlayan ve Anayasayı üreten irade mekanizması kralî fermana dayanan emirname niteliği taşıdı mı ve de Masonlar kralın tebaası olarak kabul edildi mi; bunun adı yani tebaanın krala bağlılığı, tam bir obediyanstır; yani itaattir.

Peki böyle bir itaat, demokratik anlayış içinde kabul edilir mi?

Vallahi olur vede edilir?

Hürriyet ve demokrasi savunucusu ABD'nde, bu Anayasa ve Tüzüklerin 1786 yılında düzenlenmesinden 15 yıl sonra 1801 yılında kurulan ilk Ana Yüksek Şûra'da bile bu metin benimsendikten vede daha sonra yapılan eklemeler ve küçük nüanslar dışında temeline ve ruhuna değinilmeden bugün dahi otokratik sistem aynen korunduğuna göre neden geçerli olmasın ki?

Avrupa'da rejimi monarşi olsun veya cumhuriyet olsun insan hak ve hürriyetlerine büyük önem veren bütün demokratik ülkelerde EKSR'nin kendine özgü otokratik sistemi yadırganmadan kabul edildiğine göre neden uygun olmasın ki?

Nitekim bizler de, önceden kapsamını bilerek veya bilmeyerek EKSR'ne girmek için bu yemini ettikten sonra, elimize verildiğine göre mutlaka okumuş olmamız gereken Anayasa ve Tüzüklerden durumun ne olduğunu idrak edemediysek; Ritlerin jüridiksiyonunun, Büyük Locaların obediyansından kurum ve yasa olarak çok farklı sistemler olduğunu tefrik edemediysek kabahat kimin?

Üyeliği ihtiyarî olan EKSR'nin mi?

Tekrar vurgulamak gerekir ki EKSR, önce kurucusu olan kralın, sonra vâris sıfatıyla Yüksek Şûraların idare ve iradesine kayıtsız şartsız bağlı bir otokratik masonik rejimdir.

Dolayısıyla edilen yemin, bu sistemin temelini teşkil eden yasalara olduğu gibi aynı şekilde ve aynı bağlılıkla yönetim merkezi olan Yüksek Şûralara da tam bir itaati, yani obediyansını kapsar. Bu nedenle her Skoç Masonunun ettiği yemin kapsamındaki itaat ilkesinin bütün genişliği ile anlamının ve Rit'in jüridiksiyonu açısından özel öneminin bilincinde olması gerekir.

Sadakat sözlük anlamıyla hem Loyalty (Loyal), hem Fidelity (Fidelitas) kelimelerinin ortak karşılığıdır. Arapça, aşırı doğruluk anlamında sıdk kökünden gelir. Biri dostluk; diğeri görülen iyiliğe bağlılık ve doğruluk olmak üzere birbirine bağlı iki anlamı vardır. Loyalty, hem eski hem yeni anlamlarıyla aynı paralelde kullanılır. Örnek olarak, bir zamanlar monarşik rejimde krala sadık olan Loyalist'lerin yerini, şimdi de devlete sadık olduğunu göstermek amacıyla edilen yeminler, örnek olarak ABD'ye bağlılık yemini (Oath of Loyalty) almıştır.

Sadakat bireyden topluma göre genişleyerek büyür. Örnek olarak bireysel açıdan kendi ÖZ'üne sadakat, yani kesin doğruluk anlamındaki sıdk ve bunun başaranların sıfatı olan sıddık ve sıddıkiyet, bireyden topluma uzanan güzergahta; önce ailesine sadık baba, oğul, eş ve kardeş statüsünden; yakın çevrede arkadaşlara ve dostlara sadakat; ülkesine ve ulusuna sadakat; nihayet Masonluğa sadakat gibi erdemlerle katmerlenip süregider...

Hani sadakat erdeminin anlamı bilinmeden refleks haline gelen Sadakat Duruşu'nun değeri mi anlaşılır?

Ritüelik tema olarak açıklanırsa, Hiram Abi'nin Üstad Mason Efsanesi açıklanan trajik sadakat episodunun bir sonrasında; diğer bir sadakat episodu da, Melik Süleyman tarafından onun yerine atanan Adoniram'ın kişiliğinde sergilenir. Adoniram, Melik Süleyman döneminde Mabed'in yapımı sürecinde, gerek Lübnan dağlarında sedir ahşabı hazırlanması ve gerekse mimarbaşılık görevini tam bir ehliyet ve liyakatle tamamladıktan sonra; bu başarısını Melik Süleyman'ın oğlu kral Rehoboam'ın döneminde de başarıyla sürdürür. Yeni görevi vergi toplama memurluğudur.

Ancak büyük bir başarı ile hayatı pahasına sürdürmekte olduğu görevi sırasında maalesef canından olur ve öldürülür. İşte tam bir sadakat örneği...

Peki EKSR'de neye sadakat? Neye dostluk ve bağlılık?

Yukarıda geniş olarak açıklanan itaat ilkesine ve paralelinde bağlı gönülden bir sadakat!

Aynı bir şövalyenin ettiği yemin metninde sıralanan kavramlar gibi "Tanrı'ya, Krala, ülkeye ve diğer şövalyelere..." kayıtsız şartsız sadakat yemini!

Çünkü bir Skoç Masonunun verdiği söz ve ettiği yemin, aynı eski zaman şövalyelerinin kılıçları üzerine verdikleri söz ve içtikleri ant gibidir. Bir kere söz verildi mi ve yemin edildi mi, mutlaka sadık kalınır ve tutulur.

Bu nedenle söz verilmeden ve yemin edilmeden önce iyice tartılmak ve üzerinde tefekkür edilmelidir. Çünkü bir kere söz verildi mi ve yemin edildi mi; dönülmez, bozulmaz ve mutlaka yerine getirilir.

Bu bakımdan ritüelik ifadeyle "Ne yazık! Söz verip de yerine getirmeyenlere..." kınamasından kurtulmak ve edilen yemine hânis olmaksızın Sadık Masonlar sıfatını hak etmek için; edilen yemin ve verilen sözün çocuk oyuncağı değil; aksine insanın karakterini yansıtan son derece ciddi bir iş olduğunun bilincine yükselmek gerekir.

Yukarıda verilen eski şövalye yemininde Tanrı'yı olduğu gibi yerinde bırakıp; sadece kral tarafından kurulan EKSR ve kralın varisi sıfatıyla Rit'in yönetimi ile yükümlü ve görevli Yüksek Şûraları; hatta bir anlamda Şövalye Mason kimlikli Skoç Masonları ikâme verilen sadakat sözünün muhatapları çok daha iyi anlaşılır.

Öyleyse sadakat öncelikle EKSR'nin yasalarına ve nizamlarına; Rit'in yönetim ve denetim merkezi Yüksek Şûraların tüzük ve kurallarına ve özellikle aynı zamanda aynı yeminle bağlanılan diğer Skoç Masonlarına olan sadakattir.

Bu bir Masonun operatif meslek ahlâkı ve birliğinden kaynaklanan sadakatin bir adım ötesindedir. Çünkü Mason kimliği ile edilen yemin; çok daha bağlayıcı niteliği olan eski Şövalyelik yemininin içindeki erdemlerin ve tavrın eklenmesiyle pekiştirilmiştir.

Öyleyse Skoç Masonlarının ettiği sadakat yemini, Mason yeminine oranla çok daha güçlü ve bağlayıcıdır. Çünkü artık görevler ödeve dönüşmüş; hem sorumluluklar ve yükümlülükler pratik uygulamalara dökülecek şekilde somutlaşmıştır.

Hani Üstad Masonlara öğretilen Beş Dokunuş İlkesi vardır. İşte bu çok anlamlı ilkenin bireysel ölçekte Skoç Masonları tarafından her zaman ve her yerde fiilen uygulanması gerekir. Özellikle de beşinci olanının, yani bireysel anlamda bir başka Kardeşinin veya kurumsal anlamda EKSR'nin ve de TYŞ'nın arkasından gelecek tehlikeleri değil eliyle önlemek; aynı şövalyenin kılıcıyla def etmesi gibi, bütün gücüyle savunmasını zorunlu kılan bir sadakat anlayışı...

Çünkü bu görev; hatta görev değil ödev, EKSR'ne ve TYŞ'na itaat ve sadakat şeklinde açıkça verilmiştir.

Nitekim EKSR TYŞ İçtüzüğünün 180. Maddesi'nde:

"Her Mason, Rit'in derecelerinden birine geçiş merasimi sırasında, Türkiye Yüksek Şûrası'nı, ilk üç dereceden sonraki dereceler için "tek yetki organı" olarak tanıdığına, Rit'in ilke, kural ve tüzüklerine bağlı ve saygılı olacağına söz vermek ve bu sözünü gerektiği veya istendiği zaman yazılı olarak da imzalamak mecburiyetindedir."

hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm EKSR jüridiksiyonunun otokratik yegâne yetkili yönetim ve denetim makamı TYŞ'nın egemenliğini vurgulayacak biçimde, üyelerin EKSR'nin ilke, kural ve tüzüklerine itaat ve sadakat bağını teşkil edecek yeminlerinin zorunluluğunu açıklar.

Bu zorunluluk sadece İçtüzük maddesi olarak teoride kalmamakta, uygulamada da pratiğe dökülmek suretiyle, EKSR'ne iykaaf ve is'ad amacıyla yapılan hemen bütün merasimlerde aşağıda verilen örneklere göre, en azından 10 defa veya çeşitli görevler de üstlenmişse 20 kereden de fazla olmak üzere, en alt dereceden en üst dereceye kadar tüm Skoç Masonlarına çeşitli ifadeler şeklinde tekrarlatılarak pekiştirilmektedir.

EKSR'nin 4°'sinden 33°'sine kadar iykaaf ve Atölye Görevlilerinin is'ad törenlerinde edilen yeminlerin ilgili bölümleri aşağıda verilmiştir.

4° İykaaf Yemininden:
EKSR Türkiye YŞ'nın egemenliğini tanıyorum. Onun tüzük ve kararlarına kendi inançlarıma aykırı düşmedikçe uyacağıma yemin ediyorum ... Bana tevdi edilecek sırlara ve benden istenecek her türlü meşru ödevlere .... ölünceye kadar bağlı kalacağıma ... söz veriyorum.

9° İykaaf Yemininden:
... Bana emanet edilecek sırları haricîlere veya alt derecedeki bir Masona açıklamayacağım ... Ritimizin şerefini koruyacağıma.... yemin ederim.

14° İykaaf Yemininden:
Bundan önceki yeminlerime bağlılığımı yeniden bildirir ... yemin ederim.

Olgunlaşma Locaları Başkanının İs'ad Yemininden:
EKSR TYŞ'na .... saygılı ve itaatkar olmayı, Rit'in vakar ve şerefini korumayı, TYŞ'nın emir ve bildirilerine itaat etmeyi, EKSR'nin ilkeleri ile esaslarını korumayı kabul ediyor musunuz?

Olgunlaşma Locaları Görevlilerinin İs'ad Yemininden:
... EKSR'nin Kanun ve Tüzüklerine ve TYŞ'nın emirlerine uyarak tarafsızlıkla, ciddiyet ve vakarla yerine getireceğinize, ayrı ayrı yemin eder misiniz?

Olgunlaşma Locaları Diğer Görevlilerinin İs'ad Yemininden:
EKSR'nin Yasalarını ve Tüzüklerini destekleyerek, koruyup savunacağınıza; TYŞ'nın nizam ve emirlerinize itaat edeceğinize; ... ciddiyet ve vakarla ayrı ayrı yemin eder misiniz?

15° İykaaf Yemininden:
... EKSR'nin temel ilkesini bozacak şekilde, hoşgörüye aykırı herhangi bir davranışı önlemek için bütün gücümü kullanacağım. ... Türkiye Yüksek Şûrası'na ... bağlı kalacağıma yemin ederim.

18° İykaaf Yemininden:
... huzurunda söz veririm ki..... bana verilecek sırları kalbimde saklayacağım. Bu yeminimi güçlendirmek için burada bulunan.... samimiyetime şahit olsunlar.

Hâkim Şapitr Başkanının İs'ad Yemininden:
... EKSR'nin onurunu koruyacak, bu onurun artması ve büyümesi için çaba gösterecek, Rit'in nüfuz ve itibarını yücelteceksiniz.

Hâkim Şapitr Başkanı ve Görevlilerinin İs'ad Yemininden:
... EKSR'nin Anayasaları ve TYŞ'nın Yönetmelik ve Kaidelerini koruyacağınıza, destekleyeceğinize ve uygulayacağınıza .... yemin eder misiniz?

22° İykaaf Yemininden:
... bu derecenin sırlarını bu derecenin altındaki Masonlara bildirmeyeceğim.

27° İykaaf Yemininden:
..... mesleğin üstadlarına itaat edeceğime, .... Masonluğun bana emredeceği her doğru işi yapmakla kendimi yükümlü sayacağıma; Masonluğa sadık kalacağıma ve .... sırlarını kimseye ifşa etmeyeceğime yeminle vaat ve taahhüt ederim.

29° İykaaf Yemininden:
.... burada öğreneceğiniz sırları hiç kimseye ifşa etmemeyi de taahhüt ediyor musunuz?

30° İykaaf Yemininden:
....statüsüne ve nizamlarına riayet etmeyi resmen vaat ve taahhüt ederim. Bunlar benim kanunum ve rehberim olacaktır.


Areopaj Başkanı ve Görevlilerinin İs'ad Yemininden:
... şerefim üzerine, ciddiyet ve vakarla yemin ederim ki, EKSR Sonuncu ve 33. derecesi TYŞ'nın Tüzük ve Nizamlarını destekleyecek, koruyacak ve koruyacağım.

31° İykaaf Yemininden:
Mason kanun ve nizamlarına, usul ve teamüllerine itaat etmeyi... vaat ve taahhüt eder misiniz?

Yüksek Haysiyet Divanı Başkan ve Görevlilerinin İs'ad Yemininden:
... EKSR Anayasasını, Tüzüklerini, TYŞ'nın karar ve emirlerini uygulayacağınıza ciddiyet ve samimiyetle .... yemin eder misiniz?

32° İykaaf Yemininden:
...bu derecenin sırlarını onu bilmek hakkına malik olmayanlara asla ifşa etmeyeceğimi taahhüt ederim...

Yüksek Danışma Divanı Başkanı ve Görevlilerinin İsad Yemininden:
EKSR 'nin Anayasa, Kanun ve Tüzüklerini destekleyeceğinize, koruyacağınıza ve savunacağınıza ve TYŞ'nın karar ve emirlerine itaat edeceğinize ve bunları uygulayacağınıza ... yemin eder misiniz?

33° Agreje İykaaf Yemininden:
Mesleğe, onun ana kaidelerine, Rit'in Anayasasına, genel ve özel nizamlarına sadık kalacağımı, iktidarımın bütün vasıtalarıyla onları koruyacağımı, onlara hürmet edeceğimi, başkalarının da riayet ve hürmet etmelerine çalışacağımı vaat ve taahhüt ederim.

33° Aktif İykaaf Yemininden:
Şimdiye kadar ettiğim Masonluk yeminlerini tekrarlar ve....

33° HBA ve Yönetim Kurulu İsad Yemininden:
...EKSR'nin anayasa ve kanunlarına ve genel kurallarına harfiyen sadık kalacağımı... en mukaddes şeref ve haysiyetim üzerine vaat ve taahhüt ederim...

Yukarıda örneklendiği gibi en alt dereceden en üst dereceye kadar sıralanan tüm iykaaf ve isad yeminleri, incelenen konuyla ilgili olarak üç grupta toplanabilir:

EKSR'nin Anayasa ve Tüzüklerine İtaat ve Sadakat Yeminleri:
İykaaf: 4°, 9°, 14°, 15°, 22°, 27°, 30°, 31°, 33° Agreje, 33° Aktif
İsad: Olgunlaşma Locası, Hâkim Şapitr, Yüksek Haysiyet, Yüksek Danışma, Hakim Büyük Amir ve diğer Görevliler.

Türkiye Yüksek Şurasının Karar ve Emirlerine Sadakat ve İtaat Yeminleri:
İykaaf: 4°, 14°, 15°, 27°, 31°, 33° Agreje, 33° Aktif
İsad: Olgunlaşma Locası, Hâkim Şapitr, Areopaj, Yüksek Haysiyet, Yüksek Danışma.

Ketumiyet ve Sır Saklama Yeminleri:
İykaaf: 4°, 9°, 14°, 18°, 22°, 27°, 29°, 32°, 33° Aktif
İsad: Hâkim Şapitr.

Bu sınıflamadan da görüleceği gibi iykaaf ve isad aşamalarında edilen yeminlerin ortak paydası EKSR'nin Anayasa ve Tüzüklerine, Türkiye Yüksek Şurasının karar ve emirlerine itaat ve sadakat ile sır saklama ve ketumiyet ilkesi üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Neden böylesine bir pekiştirmeye gerek görülmüş de, sadece 4°'ye iykaaf sürecinde derli toplu bu yeminin edilmesi yeterli bulunmamış; diğer derecelerde sadece özetle "tekrarlarım" teyidi ile yetinilmemiştir?

Sebebi, Masonluğun tarihsel süreç içinde çok çektiği ve adeta yok olmak tehlikesinden güç bela kurtulabildiği kargaşanın yeniden tekrarlanmasını önlemektir.

Büyük Frederik'in 1786 yılında EKSR'yi kurmasının Anayasa'da yazılı tek amacı, Skoç Masonluğunu çökme ve yok olma tehlikesinden kurtarmak ve örgütü sağlam temeller üzerine oturtmak üzere Masonlukta yeniden BİRLİK sağlamaktır. Böylece Frederik tarafından 1786 Anayasası ile genel anlamda Masonlukta ve özel boyutta Skoç Masonluğunda, özellikle novatores adını verdiği yenilikçilerin olumsuz etkisiyle Masonlukla doğrudan veya dolaylı ilgili veya hiç ilgisi olmadığı halde kendini masonmuş gibi göstermeye çalışan çok çeşitli ritlerin ve tarzların meydana getirdiği KAOS ortamını bertaraf ederek Masonluğu yeniden NİZAM'a yani Düzen'e kavuşturmak ve güvenceye almaktır.

Nitekim 1786 Anayasası, Kaos'tan Nizam'a veya Düzen'e geçildiğinden bu dönüm noktası Ordo ab Chao, yani Kaos'tan Nizam'a şeklinde EKSR Yüksek Şûralarının mottosu olmuştur.

Peki Nizam yani Düzen nasıl korunacaktır?

Bunun yöntemi de diğer motto olan Deus Meumque Jus mottosu ile Allah ve Benim Hukukum olarak açıklanmıştır.

Bunun anlamı Nizam'ın korunması biri uhrevi, yani Allah'ın iradesi ve ilâhî kanunu ile; diğeri dünyevi kanun yani hukuka bırakılmıştır. Öyleyse Nizam'ın temini ve korunması, ancak ve ancak EKSR jüriprudansına yani anayasaları ve tüzükleri ile merkezi otokratik yönetim birimleri olan Yüksek Şûraların tüzük, yönetmelik, karar ve emirlerine uymakla mümkündür.

Skoç Masonluğunun ve özellikle EKSR'nin tarihsel süreç içindeki gustosu da, bir sonraki yasal mevzuatın bir öncekini kısmen tamamlamak suretiyle, dönemin şart ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi ve adeta ikmal görevi üstlenmesidir. Örneklenirse, 1786 Anayasası daha önceki 1762 Anayasası'nı revize ve modifiye etmekle birlikte aynen kabul ettiği gibi; 1801 Ana Yüksek Şura tarafından 1802'de hazırlanan Anayasa veya Genel Tüzük de, özellikle 1786 Paris ve Berlin olmak üzere, bu eski Anayasaların oluşturduğu hukuki temel üzerine kurulmuştur. Türkiye Yüksek Şurasının İç Tüzüğü (yazara göre Genel Tüzüğü) de, bu iki Anayasa'nın hukuki yapısını oluşturan ilklere ve kriterlere göre hazırlanmış olduğu gibi eskiden bugüne çok az değişikliğe uğramıştır.

Sonuç olarak genel anlamda Masonluğun, özel olarak Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin varlığını Nizam içinde sürdürmesinin ve yeniden Kaos'a sürüklenmemesinin tek şartı, bütün Skoç Masonlarının EKSR'nin Anayasalarına ve Tüzükleri ile Türkiye Yüksek Şurası'nın İçtüzüğü, kararları ve emirlerine itaat etmesi ve sadakat göstermesi yanında, ketumiyet ve sır saklama için ettiği yemine harfiyen uyması ile geçerli olacaktır.

Özetle Ordo ab Chao mottosunun intizamı altında EKSR'nin varlığını sürdürmesi ancak ve ancak, Deus Meumque Jus dövizinin canlılığını koruması ile; bu dövizin geçerliliği de, önce Evrenin En Yüce Ulu Mimarı'nın şanı ile ve sonra EKSR Jüriprudansı'na uymakla ve korumakla mümkün olabilir.

İşte hür ve serbest irademizle ettiğimiz yeminlerin anlamı ve önemi...

Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " Yeminlerin Anlamı ve Önemi "

Cevap Bırakın

Reklam