Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



(Toplantı açılıp, varsa törenden önceki gündem maddeleri görüşüldükten ve hazırlıklar yapıldıktan sonra)

ÜSTADI MUHTEREM: Kardeşlerim, bugün ........... adlı Kalfa Kardeşimizin Üstad Derecesine Yükseliş Töreni'ni yapacağız. Bu geçiş, ... gün ve ... sayılı Üstad Derecesindeki toplantımızda kararlaştırılmıştı.

Bilgisini yoklamakla görevlendirdiğimiz Kardeşimiz de, kendisinin bu Dereceye geçmeye layık olduğunu bildirmiştir.

I. Tören Üstadı Kardeşim, görevinizi yapınız.

(I. Tören Üstadı, Üstadı Muhteremi selamlayarak dışarı çıkar.)

(Müzik)

(Bir süre sonra I. Tören Üstadı kapıya, Kalfa Derecesi vuruşu ile sertçe vurur.)


KORUYUCU: Tehlike var, II. Nazır Kardeşim.

II. NAZIR: Tehlike var, Üstadı Muhterem.

ÜSTADI MUHTEREM: II. Nazır Kardeşim, Orta Hücrenin matem dolu sessizliğini bozan kimdir? Öğreniniz!

II. NAZIR: Koruyucu Kardeşim, Tehlike nedenini araştırınız!

KORUYUCU: (Kapıyı aralayarak) Kim var orada?

I. TÖREN ÜSTADI: Masonluğa yöntemince kabul edilen, Kalfa Derecesine geçen ve şimdi de Üstad Derecesine yükselebileceğini ümit eden ..... ..... Kardeş

(Dışarıdan duyulacak şekilde)

KORUYUCU: II. Nazır Kardeşim, zamanında gelenek ve yöntemlerimize göre Masonluğa kabul edilmiş, Kalfa Derecesine geçmiş ve şimdi de Üstad Derecesine yükselmeyi ümit edebilecek kadar ilerlemiş bulunan .... .... Kardeşimiz; I. Tören Üstadı Kardeşimizle birlikte, Mabed kapısında beklemektedir.

II. NAZIR: Üstadı Muhterem zamanında, gelenek ve yöntemlerimize göre Masonluğa kabul edilmiş ve şimdi de Üstad Derecesine geçmeyi ümit edebilecek kadar ilerlemiş bulunan ..... ..... Kardeşimiz; I. Tören Üstadı Kardeşimizle birlikte, Mabed kapısında emrinizi beklemektedir.

ÜSTADI MUHTEREM: Bu Dereceye yükselebileceğini nasıl ümit ediyor?

II. NAZIR: Tanrı'nın yardımı, Pergelin desteği ve kendi gayretiyle, Üstadı Muhterem.

ÜSTADI MUHTEREM: Bu Kalfa, Üstad Locasına niçin geliyor? Bizim üzüntümüz bize yetmez mi? Acımıza katılmak istemesinin sebebi nedir? Bize bir yardımı dokunabilir mi? Ölüleri diriltebilir mi?

II. NAZIR: Üstadı Muhterem, gerçek dostluk felaket anında belli olur. İzin verin Kalfayı denesinler.

ÜSTADI MUHTEREM: Muhakkik Kardeşim, Kalfayı deneyiniz.

(Muhakkik, kapıyı aralık tutarak dışarı çıkar. Kalfayı denedikten sonra, içeri girer ve Üstadı Muhteremi selamlar.)

MUHAKKİK: Üstadı Muhterem, Kalfayı denedim. Tam ve kusursuzdur.

ÜSTADI MUHTEREM: Koruyucu Kardeşim, o halde Kalfayı içeri almak için hazır olunuz.
Muhakkik Kardeşim, siz de görevinizi yapınız.

(Muhakkik, dışarı çıkar. Kalfayı aralık duran kapının önüne getirir.)

KORUYUCU: (Aralık olan kapıyı iyice açar. Kapıda bekleyen Kalfanın göğsünün sol tarafına, Pergelin sivri uçlarını dayar.)

Üstad Locasına Yücelerin Yücesini anarak ve Pergelin sivri uçları, göğsünüze dayalı olarak giriyorsunuz. Amacımız Hür Masonlukta, Kardeşlerinize olduğu kadar bütün insanlara ve insanlığa karşı da, bu Pergelin gösterdiği gibi, ölçülü davranmanız gerektiğini size hatırlatmaktır.

(Koruyucu, Pergeli yukarı kaldırarak Üstadı Muhtereme gösterdikten sonra Kalfaya; "Geçiniz" der. Muhakkik, Kalfa ve I. Tören Üstadı sırasıyla içeri girerler. Kalfa iki Sütun önünde Üstadı Muhteremi selamlayarak Saygı Duruşuna geçer. Muhakkik ve I. Tören Üstadı, Saygı Duruşu'nda beklerler.)

ÜSTADI MUHTEREM: Muhakkik Kardeşim, Kalfa kendisine verilen görevleri yerine getirmiş mi?

MUHAKKİK: Mabedin yapısında gayretle çalıştığını gördüm. "G" harfini öğrenmiş. Üstadlar arasına alınmasını diliyor, Üstadı Muhterem.

ÜSTADI MUHTEREM: Kalfa Kardeşim, biz büyük bir felakete uğradık. Kendi öz Kardeşlerimizden bazıları, hak etmedikleri şeyleri elde edebilmek için korkunç bir cinayet işlediler.

(Duraklama)

Kalfa Kardeşim, ilerleyin. Sizin de o bahtı karaların suçuna katılıp katılmadığınızı anlayalım.

(Müzik)

(Önde Muhakkik olmak üzere, aday ve I. Tören Üstadı; Kuzey, Doğu ve Güneyden geçerek Mabedi bir defa dolaşırlar. Kürsülerinin önünden geçilirken sırasıyla; I. Nazır, Üstadı Muhterem ve II. Nazır -ÇEKİÇ DARBESİYLE- vururlar. Yolculuk, II. Nazırın kürsüsü önünde tamamlanır.)

II. NAZIR: -ÇEKİÇ VURUŞU- Ölüm, dünya yolculuğunun sonudur. Onun için hayatta her adım akıllıca atılmalıdır. Akıl ve Hikmet, size Hakikat'i öğretmemişse, inancınız sizi koruyamaz.

Ölüm anını düşününüz!

(II. Nazır kürsüsünden iner, Kalfanın ellerine bakar.)

Elleriniz kana bulaşmamış, geçiniz!

(Müzik)

(İkinci yolculuk da aynı şekilde yapılır. Kürsülerinin önünden geçilirken sırasıyla; I. Nazır, Üstadı Muhterem ve II. Nazır -2 KERE ÇEKİÇ DARBESİYLE- vururlar. Yolculuk, I. Nazırın kürsüsü önünde tamamlanır.)


I. NAZIR: -ÇEKİÇ VURUŞU- Doğumdan ölüme uzanan yolculuğun amacı, yücelme olmalıdır. İstekleriniz, görevinizin gereğine uymuyorsa, sizin için ümit kalmaz.

Ölüm anını düşününüz!

(I. Nazır kürsüsünden iner. Kalfanın Önlüğüne bakar.)

Önlüğünüze kan sıçramamış, geçiniz!

(Müzik)

(Üçüncü yolculuk da aynı şekilde yapılır. Kürsülerinin önünden geçilirken sırasıyla; I. Nazır, Üstadı Muhterem ve II. Nazır -3 DEFA ÇEKİÇ DARBESİYLE- vururlar. İki Sütun önüne gelindiğinde aday yüzü Doğuya dönük olarak durur. Önünde Mezarı andıran bir kaide vardır. Müzik kesilir.)


ÜSTADI MUHTEREM: -ÇEKİÇ VURUŞU- Mezarınızın önünde gibisiniz. Ölümün hayali karşısında kendinizi yoklayınız. Bu dünyadan göçüp gideceğiniz zaman, arkanızda ne bırakacağınızı düşündünüz mü? Vaadleriniz yerine gelebilecek mi? Acaba, hiç kusur işlemediniz mi? İnsanlığa yararınız dokundu mu? Kardeşlerinizi sevdiniz mi?

(Duraklama)

II. NAZIR: -ÇEKİÇ VURUŞU- Ölüm saatini düşününüz!

Aklınız, size Hakikati öğretmemişse, inancınız sizi koruyamaz.

(Duraklama)

I. NAZIR: -ÇEKİÇ VURUŞU- Ölüm saatini düşününüz!

İstekleriniz, görevlerinizin gereğine uymuyorsa, sizin için ümit kalmaz.

(Duraklama)

ÜSTADI MUHTEREM: -ÇEKİÇ VURUŞU- Son anınızı düşününüz!

Geride, sizi unutturmayacak bir iyilik bırakmadınızsa, ömrünüz boşa geçmiş demektir.

(Duraklama)

I. NAZIR: Üstadı Muhterem, Kalfa ölüm anının düşüncesi içinde önümüzden geçti. Yolunda ilerlemek istiyor.

ÜSTADI MUHTEREM: I. Nazır Kardeşim, öyleyse adaya Geçiş Kelimesi verilsin ve Üstad adımları attırılsın.

I. NAZIR: Muhakkik Kardeşim, adaya Geçiş Kelimesini veriniz ve Üstad adımlarını attırınız.

(Muhakkik, önce Geçiş Kelimesini verir, sonra adımları gösterir. Aday bu adımları attığı zaman Yemin Kürsüsü'nün önüne gelmiş olur.)

ÜSTADI MUHTEREM: Kalfa Kardeşim, şimdi sadakat ve cesaretinizin sınavını vereceksiniz. Bu Derecenin sırlarını size vermeden önce, yemin etmenizi isteyeceğim. Buna hazır mısınız?

(Aday olumlu karşılık verirse)

ÜSTADI MUHTEREM: Kalfa Kardeşim, iki elinizi Kutsal Kitapların üzerine koyunuz.

(Emri yerine getirir. Muhakkik ve I. Tören Üstadı adayın arkasında kılıç çatarlar.)

-ÇEKİÇ VURUŞU- Saygı Duruşuna geçelim Kardeşlerim.

Adımın geçtiği yerde, adınızı söyleyerek, yemini tekrarlayınız.

(Yemin metni, adayın tekrar edebileceği bir şekilde okunur. Adayın yüksek sesle ve tam olarak tekrarlamasına dikkat edilir.)

" BEN ..... ......, YÜCELERİN YÜCESİNİN HUZURUNDA VE BURADA TOPLANMIŞ ÜSTADLARIN ÖNÜNDE, ÇIRAK VE KALFA OLARAK ETTİĞİM YEMİNİ TEKRARLAR VE YEMİN EDERİM Kİ;

- BANA VERİLECEK ÜSTADLIK SIRLARINI, ÇIRAKLARA, KALFALARA VE MASON OLMAYANLARA VERMEYECEĞİM.

- GÖNYE VE PERGEL İLKESİNE BAĞLI KALARAK, İŞARETLERE VE ÇAĞRILARA CEVAP VERECEĞİM,

- İŞTE VE SÖZDE, BEŞ DOKUNUŞ İLKESİNE BAĞLI KALACAĞIM,

- BİR ÜSTAD MASONUN VE AİLESİNİN ŞEREF VE NAMUSUNU, KENDİ ŞEREF VE NAMUSUM GİBİ KORUYACAĞIM.

BU YEMİNİMİ YERİNE GETİRMEMDE, YÜCELERİN YÜCESİ YARDIMCIM OLSUN."


(Çok kısa bir müzik)

ÜSTADI MUHTEREM: (Ezbere söylenmelidir.)

Eskiden, bu yemini bozanlara verilecek maddi cezalar da, yemin metninin içinde belirtilirdi. Bunlar şimdi çıkarılmıştır. Bugünkü cezalarımız, maddi değil, manevidir. Yeminini bozan kişi, şerefsiz bir insan durumuna düşer.

Dikkatinizi, bir daha Gönye ve Pergele çekeceğim. Bu Derecede, Pergelin her iki ucu da, Gönyenin üzerindedir.

Bir ucu Masonun kalbine dayanan Pergelin öteki ucu, bütün Kardeşleri ve bütün insanları bağlayan, bütün Hakikatleri içine alan, bir "Daire" çizer.

(Duraklama)

I. Tören Üstadı Kardeşim, adayı iki Sütun önüne götürünüz.

(Müzik)

(I. Tören Üstadı, adayı iki Sütun önüne götürür. Nazırlar asasıyla selamladıktan sonra Doğuya yönelir. Nazırlar kürsülerinden inerek beklerler. I. Tören Üstadı, Üstadı Muhteremi asasıyla selamlar ve Doğunun basamakları önünde bekler. Üstadı Muhterem kürsüsünden iner, adayın karşısına gelir. I. Nazır sağında, II. Nazır solunda olmak üzere dururlar. II. Tören Üstadı ve Muhakkik adayın arkasında kılıç çatarlar.)


ÜSTADI MUHTEREM: (Adayın elini, Kalfa Dokunuşu ile sıktıktan sonra, Geçiş Dokunuşunu vererek Beş Dokunuş ile kavrar.)

Kalfa olarak aramıza gelmiş olan sizi, Üstadı Mterem olarak selamlarım.

(Üstadı Muhterem ve Nazırlar yerlerine dönerler. Üstadı Muhterem yerini aldıktan sonra, I. Tören Üstadı da yerine döner.)

ÜSTADI MUHTEREM: Oturalım Kardeşlerim.

Yeni Üstad Kardeşim, Masonluğun en büyük yeminini etmiş bulunuyorsunuz. Bundan böyle  Üstadlık sırlarını bizimle paylaşabileceksiniz.

Masonluğa; yoksul, karanlıklar içinde ve yapayalnız katılmıştınız. İnsanlar eşit olarak doğdukları gibi, siz de Masonluğa eşitlik içinde kabul edildiniz. Burada elbirliği ile çalışarak, insanlar ve insanlık için, iyilik ve yardımseverlik ilkelerini uygulama yoluna girdiniz. Evrenin Ulu Mimarı'nın iradesine uyarak; kötü duygulardan sıyrılmaya, kalbinizi Kardeşlik sevgisine açmaya çalıştınız.

Sembollerle düşünüp size öğretilen adımları attınız. Kalfa Locasına yalnız başınıza değil, Kardeşlerinizle Kardeşlik Zinciri kurarak, yani karşılıklı yardımla girdiniz. Çünkü o ana kadar, tek başınıza ve kendiniz için elde etmiş olduğunuz "Nur" ve "Ziya" yı, sırf kendinize saklamayıp; topluma yaymaya, yontmuş olduğunuz taşı cilalamaya çalıştınız.

Bu sırada, Doğanın verdiği dersleri daha iyi öğrenerek, ölümlü yaşamın karışık ve çetin yollarından geçtiniz. Dönemeçli merdivenden çıkıp Orta Hücreye vardınız ve sonunuzu düşünmeye yöneldiniz.

Üstad Locasına, yine tek başınıza geliyorsunuz. Çünkü, alın yazınızı sonuna kadar izleyecek gücü, kendinizde aramanız gerekir. Bu Derece sizi, benliğiniz ve yaşam yolunuz üzerinde düşünmeye çağırır.

Doğru ve erdemli bir insan için asıl korkunç olan Sonun; ölüm değil, şerefsizlik olduğu, bir gerçektir. İnsanlık tarihine mal olmuş, Süleyman Mabedi'nin Mimarı Büyük Üstadımızın başına gelen acıklı olay da, işte bu gerçeğin kanıtıdır.

(Duraklama)

Üstadlık yolunda ilerleyen Kardeşim, şimdi Büyük Üstadımızın acıklı öyküsünü dinleyiniz.

(Doğudaki semboller, Üstadı Muhterem ve Nazırların mumları, Kutsal Kitapların ve Orta Sütunların ışıkları dışında bütün ışıklar söner.)

(Çok hafif tonda müzik, Hatip'in konuşması boyunca sürer.)


HATİP: (Bu efsane, mümkünse ezbere söylenir.)

Vaktiyle, bizim en yüksek değerleri özünde toplamış, bir Üstadımız vardı. Adı, Hiram Abif'ti. Sur'da doğmuştu. Dul bir kadının oğlu idi.

Günün birinde Hazreti Süleyman, ilk defa, tek Tanrı'nın adına, bir Mabed yaptırmayı arzu etti ve Sur Kralı Hiram'dan, bir mimar istedi. O da, bu işin gerçekten ehli olan, Hiram Abif'i gönderdi.

Hiram Abif, iş yerinde çalışan binlerce işçiyi, bilgi ve yeteneklerine göre kollara ayırdı. O çağda başka türlü belge vermek mümkün olmadığı için, Çırak, Kalfa ve Üstad Derecesindeki işçiler, kendilerini birbirlerine, ancak bir takım Kelime ve Dokunuşlarla tanıtırlardı. Bunları, sır olarak saklamak zorunda idiler.

Mabed bitmek üzere iken, Kalfalardan 15'i göz dikmiş oldukları Üstadlık sırlarını, vaktinden önce elde etmek ve bundan yararlanmak istediler. Bu yüksek Dereceyi, dürüst bir şekilde hak etmeye çalışacak yerde, her çareye, hatta kaba kuvvete bile baş vurmaya karar verdiler. Aralarından 12'si, böyle bir davranışın ne kadar kötü olduğunu anlayarak, vaktinde vazgeçtilerse de, geri kalan 3 tanesi, her ne pahasına olursa olsun, akıllarına koydukları işi gerçekleştirmeye azmettiler. El ayak çekildikten sonra Üstadın yapıyı tek başına dolaştığını biliyorlardı.

(Hiram'ı temsil eden Üstad, Batıdan yavaş yavaş ilerler, Doğuda durur ve Şükür İşareti yapar.)

Üç Kalfa, Üstad Hiram'ın içeri girdiğini anlayınca, arkasından sessizce Mabede girerek, Güney, Batı ve Doğudaki kapıların yanına gizlendiler.

(Karanlıkta, üç Kalfayı temsil eden, yüzleri kapalı üç Üstad, Batıdan gelerek; birisi Güneyde II. Nazırın kürsüsü önünde, birisi Batıda Muhakkik'in yanında, diğeri de Doğuda Hasenat Emini'nin kürsüsü önünde, çömelerek dururlar)

Hiram, Tanrı'ya şükranlarını sunduktan sonra, eserini tamamlamaya kararlı Üstadların gönül rahatlığı ve sevinci ile döndü, dışarı çıkmak için, Güney kapısına yöneldi. Burada önüne çıkan Güneydeki birinci Kalfa, Üstad'tan, Üstadlık sırlarını istedi.

(Güneyde sinmiş olan birinci Kalfa, Üstadı göğüsler.)

Üstad, yeminine bağlı kalarak, bu sırların ancak emek ve gayret karşılığında ve yöntemine göre elde edebileceğini söyledi. Kendisine güvenilerek verilmiş sırları, böyle zor karşısında açıklamaktansa, ölümü göze alacağını sözlerine ekledi. İsteğine kavuşamayan Kalfa, elindeki Şakülü hırsla, Üstadın başına indirdi.

(Kalfa, Üstadın sağ şakağına vurur gibi yapar.)

Sağ şakağını hızla sıyırıp geçen bu vuruş yüzünden Üstad, sol dizinin üstüne yıkıldı.

(Üstad, sol dizinin üstüne çöker.)

Geçirdiği sarsıntıdan toparlanan Üstad, sendeleyerek Batı kapısına döndü. Burada onu ikinci Kalfa göğüsledi ve aynı istekte bulundu.

(Batıda sinmiş olan ikinci Kalfa, Üstadı göğüsler.)

Üstad, hiç çekinmeden ona da aynı karşılığı verince, Kalfa elindeki Tesviye ile Üstadın başına vurdu.

(Kalfa, Üstadın sol şakağına vurur gibi yapar.)

Üstad, sol şakağına gelen sert vuruşun etkisiyle, bu kez sağ dizinin üstüne çöktü.

(Üstad, sağ dizinin üstüne çöker.)

Üstad, Güneyden veya Batıdan çıkamayacağını anladı. Bitkin bir halde sürüklenerek, Doğuya yürüdü. Burada pusuda duran üçüncü Kalfa ile karşılaştı.

(Doğuda sinmiş olan üçüncü Kalfa, Üstadı göğüsler.)

O da Üstadlık sırlarını istedi. Konuşmaya takati kalmayan Üstad, olmaz işaretini verdi ve alnına inen bir Çekiç vuruşu ile cansız, yere serildi.

(Kalfa, Üstadın alnına vurur gibi yapar.)

(Hiram'ı temsil eden Üstad, Hasenat Emini'nin kürsüsünün önünde yere uzanır.)


Katiller, telaş ve korku içinde kalmışlardı. Cinayetlerinin izini ortadan kaldırmak için; ölüyü, karanlıkta, dağa taşıdılar. Çarçabuk gömerek, üzerine bir akasya dalı diktiler.

(3 Kalfa, Hiram'ı temsil eden Üstadı alarak, Yemin Kürsüsü ile Batı arasındaki kaideye yatırırlar. Siyah bir örtü ile örterek, baş tarafına bir akasya dalı koyarlar. Sonra, Batıdan geçerek, Sütunların arkasında kaybolurlar.)

(Mabed, derin bir sessizlik içinde olmalıdır.)


Bu sırada Mabedi koyu bir karanlık ve derin bir sessizlik sarmış, bilgisizlik; avadanlıkları birbirine karıştırmış, yalan; bütün belgeleri yok etmiş, ansızın ortaya çıkan hırs; işçileri birbirine düşürmüş ve çalışmalar durmuştu.

(Duraklama)

İşte Kardeşim, bilgisizlik, yalan ve hırsın amansız saldırılarına karşı, son nefesine kadar, andına, görevine, ülküsüne bağlı kalan Üstadımızın acı sonu bu oldu.

(Duraklama)

Bir süre sonra, Baş Mimar ve üç Kalfanın ortadan kayboldukları anlaşıldı. Hazreti Süleyman, çok değer verip sevdiği mimarının başına gelenleri sezdi ve onu aramak için, üç yöne, üç grup Kalfa gönderdi.

(Bu sırada önce, Kuzeyden üç Kalfa sessizce Mabedi dolaşırlar ve tam bir devir yaparak yerlerine otururlar. Birinci grup yerine otururken, Güneyden ikinci bir grup çıkarak, Mabedi aynı şekilde dolaşır ve yerlerine dönerler.)

İki grup arayıcı, bir şey bulamadan geri döndü. Hazreti Süleyman, Üstadlık sırlarının zorla alınmış olmasından korkuyordu. Bunun için, Üstadın cesedini ilk bulanların ağızlarından çıkacak "İlk kelime" ile yapacakları İlk hareket'in; bundan böyle "Üstadlık Kelimesi ve İşareti" sayılmasını emretti.

Şimdi, üçüncü grubun ne yaptığını görelim.

(Duraklama)

ÜSTADI MUHTEREM: II. Nazır Kardeşim, nereden gelip, nereye gidiyorsunuz?

II. NAZIR: Doğudan Batıya, Üstadı Muhterem.

ÜSTADI MUHTEREM: Ne arıyorsunuz?

II. NAZIR: Üstadımızın vakitsiz ölümü nedeni ile kaybolan Üstadlık sırlarını, Üstadı Muhterem

ÜSTADI MUHTEREM: Birlikte arayalım. Ortak çalışmalarımızda, Yücelerin Yücesi yardımcımız olsun.

(Nazırlar, kürsüsünden inen Üstadı Muhteremin yanına giderler. Kardeşler ayağa kalkmazlar. Üçü birden, Doğudan başlayarak, bilinen şekilde Mabedi bir defa dolaşırlar. Mezarın ayak ucunda Üstadı Muhteremin sağında I. Nazır, solunda II. Nazır olmak üzere dururlar. Üstadı Muhteremin işareti ile I. Nazır, akasya dalını kaldırır. Üstadı Muhterem örtüyü çeker, atar.)

(Sırasıyla, Üstadı Muhterem "Nefret, I. Nazır "Keder", II. Nazır "Cefa" İşareti verirler.)

I. NAZIR: MB:.

(Duraklama)

ÜSTADI MUHTEREM: Kardeşlerim, bizim Üstadımız ölümsüz değil mi? Onu Çırak Dokunuşu ile kaldırmaya çalışalım.

(II. Nazır, Çırak Dokunuşu ile kaldırmaya çalışır ve "B" Kelimesini söyler.)

II. NAZIR: Üstadı Muhterem, Çırak Dokunuşu işe yaramadı. Et kemikten ayrılıyor.

ÜSTADI MUHTEREM: I. Nazır Kardeşim, birde Kalfa Dokunuşunu deneyelim.

(I. Nazır Kalfa Dokunuşu ile kaldırmaya çalışır ve "J" Kelimesini söyler.)

I. NAZIR: Üstadı Muhterem, Kalfa Dokunuşu da işe yaramadı. Et kemikten ayrılıyor.

ÜSTADI MUHTEREM: Birlikte deneyelim. Ortak çabamız belki bir sonuç verir.

(Mezarın ayak ucunda bulunan Üstadı Muhterem, Hiram'ı temsil eden Kardeşi Beş Dokunuşla kaldırır. Aynı yöntem bütün adaylara uygulanır. Uygulamadan sonra ayağa kaldırılan aday, Güney Batıdaki yerine oturtulur. Üstadı Muhterem ve Nazırlar yerlerine dönerler.)

ÜSTADI MUHTEREM:
Sevinelim Kardeşlerim, Hiram, ölümün karanlığını yenerek yeniden yaşama döndü. Yüreklerimiz ferahlasın, işlerimiz düzene girsin, Mabed'te "Yaşam"ın ve "Hakikat"ın Nur'u parlasın.

(Mabedin ışıkları yakılır.)

Dul Kadın'ın Çocukları, yine "Işık Çocukları" oldular.

(Müzik)

(I. Tören Üstadı, Kutsalların Kutsalını ayıran siyah tül perdeyi açar ve kaideyi kaldırır. Duvarlardaki siyah perdeler de açılır.)


ÜSTADI MUHTEREM: Yeni Üstad Kardeşim, izlediğiniz ibret dolu bu olayın anlamı üzerinde durarak düşününüz.

Çabalarınızı, bütün insanlığı kapsayan araştırmalarımızın en ilgi çekici olanına yani, "Kendinizi Tanıma"ya dikkatle yöneltiniz.

Eski çağlardan beri, günlük yaşamın çemberini aşmak isteyen insan aklı, yarattığı kahramanların hayatında, "Ölümsüzlük" sırrını buldu.

Hiram, erdem ve ülküleriyle; çürüyen vücudunun üstünde ölümsüzlüğe uzanan, Üstadlık ışığını, bize kadar iletiyor.

(Duraklama)

Ölümsüzlüğün sırrına, biz de ermeye çalışalım.

(Duraklama)

Muhakkik Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimize, bu Derecenin bilgilerini veriniz!

(Muhakkik, yeni Üstadı iki Sütunun önüne götürür ve orada emri yerine getirir.)

MUHAKKİK: Yeni Üstad Kardeşimize gerekli bilgiler verilmiştir, Üstadı Muhterem.

I. NAZIR: (Kürsüsünden iner, adayın sağ elinden tutarak) Üstadı Muhterem, yeni Üstad Kardeşimiz, Üstadlık bilgilerini aldı. Yükseldiği Dereceyi belirtecek sembolü, kendisine vermenizi rica ederim.

ÜSTADI MUHTEREM: I. Nazır Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimize, Derecesinin en yüksek sembolü olan Üstad Önlüğünü takma zevkini, size bırakıyorum.

(I. Nazır, Üstad Önlüğü ile yeni Üstadın karşısına gelir.)

I. NAZIR: Yeni Üstad Kardeşim, Üstadı Muhteremin emriyle; mesleğimizdeki ilerlemenizin sembolü olan ve üzerinde üç gül bulunan Üstad Önlüğünü size takıyorum. Bu Önlüğü yalnız Masonluktaki yüksek mevkiinizi değil, biraz önce ettiğiniz yeminle üzerinize aldığınız görevleri de belirtir. Aynı zamanda, Çırak ve Kalfa Kardeşlerinizin aydınlanmaları ve mesleğimizde yetişmeleri ile de görevli olduğunuzu hatırlatır.

(II. Tören Üstadı'nın yardımıyla Kalfa Önlüğü çıkarılarak Üstad Önlüğü takılır. I. Nazır ve II. Tören Üstadı yerlerine dönerler.)

ÜSTADI MUHTEREM: II. Nazır Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimize, çalışma avadanlıklarını veriniz.

(II. Nazır avadanlıklarla yeni Üstadın karşısına gelir. Konuşmasında adı geçen avadanlığı göstererek)

II. NAZIR: Yeni Üstad Kardeşim, Üstadlar yapıda tüm avadanlıkları kullanırlar. Ama özellikle kullandıkları; Kalem, Pergel ve Mala'dır.

Eski ustalarımız, işçilerin yapacaklarını Kalemlerle çizerek hazırlar, çeşitli kısımların yerlerini ve orantılarını Pergelle saptar, Mala ile de taşları birleştiren harcı yayar ve düzeltirlerdi.

Biz spekülatif Masonlar bunları, sembolik anlamda kullanırız. Kalem, toplumun ahenkli düzenini sağlamak için çalışmamızı; Pergel, birbirimizle olan ilişkilerin adil ölçüsünü belirlemeyi ve hırslarımızı sınırlamayı; Mala ise, insanları Kardeşlik içinde birleştirmeyi sembolleştirir.

(II. Nazır yerine döner.)

Üstadı Muhterem, yeni Üstad Kardeşimiz işe başladı.

ÜSTADI MUHTEREM: I. Tören Üstadı Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimizi, Çalışma Tablosu'nun önüne getiriniz.

(Emir yerine getirilir.)

ÜSTADI MUHTEREM: Bir Önceki Üstadı Muhterem, yeni Üstad Kardeşimize, bu Derecenin Çalışma Tablosu'nu anlatır mısınız?

BİR ÖNCEKİ ÜSTADI MUHTEREM: Bugün Masonluğun III. Derecesine yükselmiş bulunuyorsunuz.

I. Derece; yaşamın sabahını,

II. Derece; olgun bir öğle vaktini,

III. Derece ise; yaşamın gün batımını, gösteriyor.

Buradan geçip, ölümsüzlüğe doğacaksınız. Tablomuzun belirtmek istediği işte budur. Ölümden, ölümsüzlüğün doğacağı.

Tablo'da ilk gözünüze çarpan tabut; insanların kaçınılmaz alın yazısı, ölümün sembolüdür. Tabutun yukarısındaki akasya dalı ise, ölümsüzlüğü simgeler. Arkasında kemikler çatılı kuru kafa, özveriyi gösterir. Gerçek ölümsüzlüğe ulaşabilmek için, ölümü, şan ve şerefle göze alabilmek gerekir.

Burada Hiram'ı öldürmek için kullanılan aletleri de görüyorsunuz. Bunlar aslında, yüce eserleri gerçekleştirebilmek için, insanın elinde bulundurduğu en kıymetli avadanlıklardır. Ancak, kötü bir ele düşüp, insanlık dışı amaçlarla kullanılırsa, bütün ümitlerimizi körleten öldürücü aletler haline gelebilirler. Bunu size, biraz önce dinlediğiniz öykü anlattı.

Aynı zamanda; Kalem, çalışmadaki erdemi, Pergel nefsimize hakim olmamızı, Mala da insanlar arasındaki ayrıcalıkların giderilmesi gereğini anlatır.

Tabloda gördüğünüz 5 sayıları sırasıyla;

- Üstad Masonun Beş Dokunuş'unu, Üstad Mason'da kesin olarak bulunması gereken; "Kalp Temizliği", "Doğru Sözlülük", "Eylemde İhtiyat", "İyilik Etmede Gayret" ve "Düşmanlıkta İtidal" den ibaret 5 erdemi,

- Üstadın savaşması gereken; "Kendini Beğenmişlik", "Kıskançlık", "Cimrilik", "Hoşgörü Yokluğu" ve "Öç Alma" dan oluşan 5 ihtirası, temsil eder.

Üzerimize ölümün gölgesi düşse bile; erdemleri kazanıp, tutkuları yenme ve Beş Dokunuşun anımsattığı görevleri yerine getirme çabamız, bu yoldaki gayret ve özverilerimiz, bizi huzura kavuşturacaktır.

Sizler bugün, gerçek Masonluğa erişmiş bulunuyorsunuz. Ancak, unutmayınız ki; Masonluğa kabulünüzden bu yana, elde ettiğiniz bilgi ve deneyim, asla yeterli değildir.

"Mutlak Hakikat"e, ömrümüz boyunca kavuşamayacağımızı biliyoruz. Bizim amacımız, hiç bitmeyecek olan gayretlerimizle Nur'a, tam anlamıyla, kendi nefsimizde kavuşmaktır.

(Bir Önceki Üstadı Muhterem yerine döner)

ÜSTADI MUHTEREM: I. Tören Üstadı Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimizi, Güney Batıdaki yerine götürünüz!

(Hafif tonda müzik)

(Emir yerine getirilir.)


ÜSTADI MUHTEREM: Yeni Üstad Kardeşim, şimdi Hatip Kardeşimiz, Üstad Derecesinin sembolizması üzerine, size bilgi verecek. Kendisini dikkatle dinleyiniz.

Hatip Kardeşim söz sizindir.

HATİP: Yeni Üstad Kardeşim,

Bu akşam yaşadığınız tören, sizi herhalde oldukça şaşırtmıştır. Her zamankinin tersine; karanlıkta toplanma, bir matem havası, alışılmadık eşya ve bu dekor içinde temsil edilen bir dram. Bütün bunların; adını hiçbir tarihte okumamış ve belki de şimdiye kadar hiç duymamış olduğunuz birinin, nasıl öldürüldüğünü, sonra da nasıl diriltildiğini belirtmek için yapılmış olmasını da, yadırgamışsınızdır.

Ama siz, bugüne kadarki Masonluk yaşamınızda, sembollerin dillerini anlamaya başladınız. Burada olup bitenlerin, kullanılan terimlerin, hatta eşyanın, alışılagelmiş olanların dışında, sembolik anlamları bulunduğunu kavradınız. Semboller; düşünme işlevine bile gerek duymadan, doğrudan doğruya ruha, yahut bilinç altına etki yaparlar ve asıl güçleri de işte bu özelliklerindedir.

Ancak, Masonluk, aklı her işe önder kıldığı için, gene de bunları açıklamak gerekir. Ben de, bu konuda sizlere birkaç söz söyleyeceğim.

Üstad Derecesi Töreni, bütün dünya Masonlarınca vazgeçilmez ve değiştirilemez bir yükümlülük olarak kabul edilmiştir. Bunun sebebi de, herhalde, en eski zamanlardan, operatif Masonlardan kalmış oluşudur. Törenin, ölmek ve yeniden dirilmek gibi, en eski dini topluluklarda daima görülen bir düşünceye dayanışı da bunu gösterir. Ancak, o eski dini toplumlara kabul edilen kişi, sembolik olarak, Tanrı'ya kurban edilir; böylece onunla birleşmiş, bir olmuş sayılır. Bizdeki esas düşünce, bundan apayrıdır. Gerçi her Üstad bu törenle, Hiram'ın bir devamı olmaktaysa da, bu, onunla bir olmak veya ona erişmek demek değildir.

Zaten, Sur'lu bir maden işçisinin oğlu ve dul bir kadının çocuğu olduğu kutsal kitapta yazılı olan Hiram; sadece, işinin erbabı, üstün ve akıllı bir adammış. Hazreti Süleyman'ın, adı söylenemez bir Tanrı için istediği tapınağı tasarlamış, yapmış ve sonra tunç direkler, tunç havuz, çeşitli altın ve bakır eşya ile süslemiş. O halde, eski operatif Masonlar, neden kendilerine önder veya, eski loncaların deyimiyle "Pir" olarak Hazreti Süleyman'ı seçmediler de, o görünmez ve tek olan Tanrı'ya değil, muhtemelen Fenikeliler'in tanrılarına tapan, bir insanı seçtiler? Bunu neden yaptıklarını bilmiyorsak da, böyle yapmaları gerçekten iyi olmuştur. Çünkü, burada artık, gücünü doğrudan doğruya Tanrı'dan veya doğaüstü varlıklardan alan bir kimseyle değil, sadece bir insanla, ancak görevine, toplumun düzenine bağlı, ölümün karşısında bile doğru bildiği yoldan şaşmayan bir insanla karşı karşıyayız.

Bu isimde bir usta, hiçbir zaman yaşamamış olabilir. Fakat, bunun ne önemi var ki? Burada söz konusu olan Adon Hiram Abif; diğer iki Derecedeki çeşitli, fakat hep cansız doğadan alınma semboller gibi, ancak onların üstünde bir semboldür. Bu nedenle, önemli olan, onun maddesel varlığı değil, bizim ona yüklediğimiz anlamdır. Hiram, bir Masondan ne bekliyorsak odur. Her dünya görüşü, kendisi için, bir insan ülküsü yaratır. Masonluk da, "Hiram Öyküsü" ile bunu yapmıştır.

Tören'in ikinci amacı ise; Masonluğun ölümsüzlüğe verdiği anlamdır. Burada gördüğünüz gibi, Hiram ölümsüzdür. Çünkü, eserini onun bıraktığı yerden alarak yürütecek insanlar, kuşaklar vardır. İnsanlığın bütün başarıları da hep böyle olmamış mıdır? Maddi ve manevi alanlarda, "bizimdir" diyebileceğimiz her şey, hep bizden önceki sayısız insan kuşaklarının, emeklerinin ve düşüncelerinin ürünleridir. Buna bir şeyler katabilirsek, ne mutlu bize!

Çıraklıkta, "Ham Taş Yontmak" diye tanımladığımız; kendi kendimizi iyileştirmek, toplum içinde iyi bir kişi olmak için gerekli nitelikleri kazanmak, amacımızdı.

Kalfalıkta, toplum içinde ve toplum için çalışmanın, ancak, elbirliği ile olabileceğini gördük. Mabedimizin kapısından Kardeşlik Zinciri kurarak girişimizden bu yana, bütün tören, bu düşünceyi yansıtmakta idi.

Üstadlar Locası kapısına ise; görünüşte yalnız olarak geldik. Ama bu, sadece görünüşte öyleydi. Biz gene bu Zincirin bir halkasını temsil ediyorduk ve bu Zincir ezelden ebede uzanan insan kuşaklarından oluşmaktadır. Bu Zincir, uzayda değil zaman içindedir. Biz sadece günümüzün insanlarına karşı değil, gelecek insanlara ve insanlığa karşı da sorumluyuz.

Bu tören sırasında sık sık duyduğunuz; "Ölüm anını düşününüz!" uyarısı, işte bunun içindir.

Tören, bir yas havası içinde başladı ve sevinçle bitti. Bu yaşamın ta kendisidir. Ölüm, tek tek, insanların alın yazısıdır, ama insanlık ölümsüzdür.

Güçsüz kalan ellerden düşen avadanlıkları alıp, onların çalışmalarını sürdürecek insanlar bulundukça; her kederin sonunda bir kurtuluş, yeni bir ışık, yeni ümitler vardır.

Yücelerin Yücesi, ümitlerimizi sonsuza dek sürdürsün.

(Konuşma bittikten sonra)

ÜSTADI MUHTEREM: I. Nazır Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimizin adını dört yöne duyurunuz.

I. NAZIR: Doğudan Batıya, Güneyden Kuzeye, yeryüzündeki bütün Masonlar duyunuz! ..... ...... Kardeşimiz, bugünden itibaren Üstad Masondur. Herkes, kendisini böyle bilsin.

(Alkış ve müzik)

ÜSTADI MUHTEREM: II. Tören Üstadı Kardeşim, yeni Üstad Kardeşimize, bu Derecenin Ritüelini veriniz.

(Emir yerine getirilir)

ÜSTADI MUHTEREM: Yeni Üstad Kardeşim, bu Derecenin ritüeli; Derecenin özünü, sembolizmasını ve yöntemlerini anlatır. Çalışmalarınızda size yardımcı olacaktır. Bu kitabı sık sık okumanızı ve üzerinde düşünmenizi öğütlerim.

(Duraklama)

-ÇEKİÇ VURUŞU- Kardeşlerim, Yükseliş Töreni sona ermiştir.

Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , , , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " 3.Derece Ritüeli: "Yükseliş Töreni" "

Cevap Bırakın

Reklam